KAREKODSUZ İLAÇLAR İLE İLGİLİ OLARAK SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞINA GÖNDERİLEN 24.05.2010 TARİHLİ T.E.B. YAZISI

 

T.C.SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğüne
ANKARA

Bilindiği gibi Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 02.03.2010 tarih ve 2010/12 sayılı Genelgenin 4 ve 6ncı maddelerinin yürürlüğü Danıştay 10uncu Dairesi tarafından durdurulmuştur.

Bu Genelgeye atfen Kurumunuz tarafından 09.03.2010 tarih ve 2010/38 numara ile bir Genelge yayımlanarak, karekodlu ilaçlar ile ilgili işlemlere açıklık getirilmişti. 2010/38 sayılı Genelgenin 6ncı maddesinde “ 6. 01.06.2010 tarihi itibariyle piyasadaki tüm ürünler karekodlu olarak işlem görmeye başlayacaktır. Bu tarih itibariyle piyasada kalan tüm ürünler firmalar tarafından karekodlanacak, bu işlemler firma sorumluluğunda olarak ecza depoları ve eczanelerde yapılabilecektir” ve devamında ise “…Karekodsuz ürünler eski şekliyle dış ambalajında bulunan fiyat kupürü ve barkodunun kesilerek reçeteye eklenmesi suretiyle 01/06/2010 tarihine kadar ödenecektir. İlaç ambalajlarına karekod konulması sürecinde dış ambalajında;

a) Karekod, barkod ve fiyat kupürü (üzerinde iptal edildiğine dair ibare bulunan veya bulunmayan),

b) Karekod ve barkod,

c) Yalnızca karekod,

gibi muhtelif şekillerde üretilmiş ürünlerin karekod, barkod, fiyat kupürü ve benzeri kısımlarının tamamının kesilerek reçeteye eklenmesi suretiyle Kurumumuza gönderilmesi halinde 15/05/2010 tarihi dahil olmak üzere bedelleri ödenecektir. Bu ürünler 16/05/2010 tarihi itibariyle yalnızca İlaç Takip Sistemi üzerinden onay alınarak Kuruma fatura edilecektir. İlaç Takip Sisteminden onay alınarak Kuruma fatura edilen ürünlerin herhangi bir bölümünün reçeteye eklenmesi gerekmemektedir.

01.06.2010 tarihi itibariyle tüm ürünler sadece İTS üzerinden onay alınarak Kuruma fatura edilecektir.” denilmektedir.

Danıştay 10uncu Dairesinin Sağlık Bakanlığının 2010/12 sayılı Genelgesindeki karekodsuz ilaçlar ile 01.06.2010 tarihi itibarıyla karekodlanmış olacağı ve bu işlemin firmaların sorumluluğunda gerçekleştirileceği şeklindeki hükmünün yürütülmesinin durdurulması, Kurumunuzun yayımladığı ve bu Genelgeyi dayanak gösteren 2010/38 sayılı Genelgeyi de bağlayıcı niteliktedir. Anayasa’mızın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğu vurgulanmakta ve 138. maddesinin son fıkrasında “ Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarını uygulamak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez  ” şeklinde açık,  kesin ve buyurucu bir kurala yer verilmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 28. maddesinin 4001 sayılı yasayla değişik 1. fıkrasının tümcesi de  “ Danıştay,  Bölge İdare Mahkemeleri,  İdare ve Vergi Mahkemeleri’nin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye ve eylemde bulunmaya mecburdur denilmektedir.

Kurumunuz ile Birliğimiz  arasında 19.01.2009 tarihinde imzalanan ve 28.02.2010 tarihinde de yenilenen Protokol hükümlerine gö

Makale Tarihi: 26.05.2010
Görüntülenme: 918